Bir Varmış Bir Yokmuş… Venedik: Venedik Karnavalı
2 yıl önce Venedik Karnavalına ilk gelişimde o kadar hoşuma gitmişti ki tekrar gelicem demiştim ve nihayet o zaman gelmişti. Bu karnavalın hikayesi nedir ve ben neden bu kadar çok seviyorum, gelin size ayrıntılı bir şekilde anlatayım.
Geçmişi yüzyıllar öncesine dayanan ve birçok engele rağmen yok olup gitmemiş bir geleneğin kutlamaya dönüşmüş hali Venedik karnavalı.
1162 yılında Katolik Hristiyanların paskalyadan 40 gün önce başlayan büyük perhiz öncesi halkın yemekler yiyerek eğlendiği bir gün olarak başlamış. Zamanla 4 aya kadar uzayan karnavala Fransızların işgaliyle yasak gelmiş. Yaklaşık 2 asır yapılmayan karnaval 1979’da şehir ekonomisini iyileştirmek için tekrar yapılmaya başlanmış. Karnaval dönemi milyonlarca turistin (yaklaşık 3 milyon) akınına uğradığını ve hemen hemen herşeyin fiyatlarının 2 katına çıktığını düşünürsek Venedik’e bu kararla sihirli bir değnek dokunmuş dersek hiçte abartmış olmayız.
Bu kutlama peki nasıl maskeli bir karnavala dönüşmüş?
13.yüzyılda veba salgını nedeni ile vücudunda yaraları gizlemek, hastalıklı halini etrafına göstermek istemeyenler kostümler giyip maske takmaya başlamışlar. Zamanlar maskeler renklenip, kostümler şatafatlı bir hal almış. Günümüze kadar değişmeyen tek şey maskelerdeki donuk ve üzgün yüz ifadesi; hastalıktan mutsuz olan Venedik halkının bir sembolü olmuş.
Karnavalın her yıl tarihi değişmekle birlikte kesin olarak tek şey bitiş tarihidir. Büyük perhizin başlangıç günü(bugüne pankek salısı, mardi grass yani yağlı salı da deniyor) olan 2 Şubatla 9 Mart arasında bir tarih ve mutlaka salı günüdür. Son yıllarda Venedik halkı bu gelir kaynağı olmuş karnaval süresini 2 haftadan 3 haftaya uzatmışlardır.
2015 yılında ilk gittiğim karnaval tarihi 31 0cak-17 Şubat
2016 yılında 23 Ocak-9 Şubat
2017 bu yıl katıldığım 11-28 Şubat
2018 yılında gitmek isteyenler için de tarih açıklandı: 27 Ocak-13 Şubat
Karnavala katılıyorsanız hatıra maskenizi de almadan dönmeyin. Biz Burano adasındaki atölyeden aldığımız maskelerle katıldık. Maskelerin boyut, işleme ve değerli taş sayısına göre fiyatları değişmekle birlikte 20 ile 500 euro arasında değişiyor. Pazarlık yapmayı ihmal etmeyin. San Marco’ya yakın bölgelerde hem pahalı hem de pazarlık yapma imkanı yok o yüzden adalardan ya da merkeze uzak yerlerden almayı tercih edin. Bir çılgınlık yapıp kostüm alacaksanız da almayın gereksiz pahalı. Türkiye’den diktirip gidin. Hele ki karnavalın en iyi kostümü seçilmek istiyorsanız kesin kendiniz tasarlayıp diktirin.
Karnaval başlamadan bütün etkinlikler karnavalın resmi sitesinde yayınlanıyor. Planlarınızı buna göre gerçekleştirmenizi öneririm. Karnaval boyunca yapılan konser ve balolara bu site üzerinden bilet alarak katılabilirsiniz. Ortaçağ havasına girip kostümümle balolarda fink atmak istiyorsanız kişi başı en az 250 euronuzu biriktirmeye başlamanızı öneririm.
Şimdi gelelim bizim karnaval hikayemize:
Daha önceki gelişimizde karnavalın son haftasına denk gelmiştik ve en iyi kostüm yarışmasını izleme fırsatı bulmuştuk. Onun dışında karnaval boyunca sokaklarda gezip kostümlü insanlarla eğlenmiştik. Bu yıl ise karnavalın ilk 2 günü oradaydık yani karnaval açılış seremonisi ve gondol geçişine katılabilecektik.
Karnavalın açılış gününde sokaklarda kostümlü insanlar dolaşmaya başlamıştı. Akşam saat 18.00’de yapılacak olacak açılış seremonisine kadar Venedik sokaklarında neler yaptığımıza bir önceki yazımdan göz atabilirsiniz.
Açılış Rio De Cannaregio’de otelimize yakın olan Cannaregio kanalında gerçekleşecekti. Biz de bu yakınlığa güvenerek saat 17.00’de oraya doğru yola çıktık.
Etrafta ‘zombie walk’a katılan zombi kostümlü gençlerle beraber yürümeye başladık. Açılış gecesi vaporettolar çalışmadığı için tabana kuvvet diyen herkes yollara dökülmüştü. Milyonlarca turistin geldiği karnavalı biraz hafife almışız ki insan trafiğinden yürüyemez olduk. Öyle ki polisler yaya trafiğini gidişli gelişli yönetiyorlardı.
Bu kalabalıkta oraya varmamız yarım saati buldu. Asıl süpriz köprüye geldiğimizdeydi. İnsan selinden kanalın kenarına yanaşılmıyordu bile. Gösteri bir kanal boyunca yapılacağı için herkes kilometrelerce sıralanmıştı ama birkaç sıra. Kanalı görmek bile mümkün değildi. Kıvrıla kıvrıla kanalın sonuna doğru gittik ve kendimize arka sıralardan bir yer bulduk ama maalesef olan biteni görebileceğim bir yer değildi. Zaten o sırada açılış başladı. Harika bir müzik eşliğinde gondollar eşliğinde dansçılar geçmeye başlamıştı ama ben pek göremiyordum.
Sonra öğrendim ki gösteri saat 20.00’de tekrar yapılacakmış. Yarım saatlik gösteriyi ucundan köşesinden izledikten sonra gösteri bitti ve öndekiler gitmeye başladı ve kanalın kenarına oturacak bir yer bile bulabildik. Siz siz olun erken gidip yer kapın. İşte bundan sonrası çok güzeldi. Ayaklarımızı Venedik sularına sallandırdık ve etrafı izleyerek gösteriyi beklemeye başladık. Bu sırada Brüksel’den gelen 70 yaşlarında bir çift yanımıza oturdu. Karnaval boyunca herkesin elinde göreceğiniz buraların meşhur içeceği aperol spritz alıp (3 euro) sohbete daldık. 20. kez geldikleri Venedik karnavalını, buraya olan aşklarını ve birbirlerine olan 50 yıllık aşklarını dinleyip mest olduk. Sohbet sırasında zamanın nasıl geçtiğini unuttuk hatta geçirdiğim en keyifli zamanlardan biriydi diyebilirim. Ve yine gösteri başladı. Su üzerinde güzellik ve gösteriş temalı gösteride gondol üzerindeki dansçılar ışıklı kıyafetleriyle büyüleyiciydiler. Gökyüzüne doğru havalanan balonla ay ışığı ambiyansı yaratılmıştı.
Ateşle dans eden dansçılar da muhteşemdi. Tabiri caizse hayranlıktan ağzı açık bir halde tüm gösteriyi izledik. Su üzerinde süzülen dansçılar harika iş çıkarmıştı.
Bütün görkemiyle gerçekleşen açılıştan sonra festival arkadaşlarımızdan ayrılıp tekrar Cannaregio sokaklarına karıştık. Ghetto bölgesinde turladık ve otelimizin yolunda yine karnavalda sohbet ettiğimiz çiftle karşılaştık 🙂 Nasıl tatlı bir çiftti anlatamam. Bu gecenin anısına bir selfie çekinip mail adreslerimizi alarak vedalaştık. Otelimize mutlu mesut dönüp yorgunlukla uykuya daldık.
Ertesi gün yine sabah 07.00’de kahvaltımızı yapıp günü kahvemiz eşliğinde otelin gondol iskelesinde aydınlattıktan sonra gezmeye çıktık.
Gondol geçişi saat 11.00’de ve yine Cannaregio’da olacaktı. O zamana kadar Cannaregio’yu keşfedelim dedik.
Pazar günü olduğu için yerli halkın bulunduğu sessiz bölgelere gittik. Hava güneşli, kanal sakin, sokaklar sakindi. Her adımda fotoğraf çekecek kadar güzeldi bu şehir; buraya yeniden aşık olmuştum.
Dün akşamdan dersimizi aldığımız için 1 saat önceden Cannaregio kanalına gidip kenarda yerimizi aldık.
Yavaş yavaş kabalıklaşırken bir taraftan da gondollardan bazıları önümüzden geçerek başlangıç noktasına doğru ilerliyorlardı.
Festivale özel kanal kenarında kurulan çadırlarda bedava yemek daha doğrusu makarna dağıtılıyordu. İzdiham yüzünden çadırı göremedik bile. Söylenenden tam 1 saat gecikmeyle 12.00’de geçiş başladı. En önde karnavalın veba salgınıyla başladığı inancına dayanarak fare şeklindeki gondol vardı. O da gelip tam karşımızda durdu.
Burada kalabalık bazen o kadar artıyor ki en büyük korkum; kanal kenarında durduğum için arkadan biri yanlışlıkla dokunsa kanala düşme ihtimalim olmasıydı. Ama korkmayın bu kadar uzun kanal ve bu kadar kalabalığa rağmen düşen olmadı 🙂
Eğer gelirseniz bu durduğumuz nokta ya da iki tarafta bulunan köprüler üzeri rahat izleyebileceğiniz en iyi noktalar. Ayrıca burada dururken keşfettiğimiz La Dogaressa hotel de çok iyi bir lokasyon.
100’e yakın renkli ve eğlenceli kostümlü, süslenmiş gondolların geçişi bittiğinde farenin gövdesindeki kapak açılarak gökyüzüne yüzlerce balon havalandı. Su yüzündeki renkler gökyüzüne de yayıldı. Herkes çığlıklar atıp yeni bir karnavalın başlangıcını kutlamaya başladı. Mutluluk bulaşıcıydı ve etrafımdaki herkese yayılmıştı 🙂
Venedik karnavalı işte böyle keyifli başlamıştı. Ama artık gitme vaktiydi. Floransa trenimize iki saat kalmıştı.
Meleğin uçuşu gösterisi ise ilerleyen günlerde olduğu için yine kaçırmıştık. Bir daha gelmek için yine sebebimiz olsun istedik 🙂 Bu gösteri festivalin en önemli gösterisi olduğu söyleniyor. Türk uçuşu da deniliyor çünkü başlangıcı 1500’lü yılların ortalarında Türk bir akrobat, Dükler Sarayı’nın önündeki teknesinden Çan Kulesi’ne bir halat gerip ve üzerinde yürümesiyle ortaya çıkmış. Bu gösteride yılın güzel kızlarından biri Aziz Mark’ın Çan Kulesinden meydana doğru uzatılan halat üzerinde uçarcasına San Marco meydanında dans ediyor ve yaklaşık 70000 kişi bu anı izliyor.
Karnavalın diğer önemli etkinliği ise en iyi kostüm yarışması. Bu yılki 1. yaratıcılıkta çıtayı oldukça yükseklere taşımış; iddaalı olanların seneye iyi çalışmalarını öneririm benden söylemesi 🙂
Bu masal şehrinde yeni masallara dahil olmak isteyenlere bu karnavala katılmalarını şiddetle tavsiye ederim. Giderken en rahat ayakkabılarınızı, kostümlerinizi, fotoğraf makinanızı ve bellek kartlarınızı almayı ihmal etmeyin.
Ben 3. kez gitmenin planlarını yapmaya başladım bile 🙂
Venedik karnavalı açılış seremonisi, gondol geçişi videolarım yakında artista adlı youtube kanalım da olacak. Takipte kalın!
Serinin diğer yazıları: Bir Varmış Bir Yokmuş…Venedik: Genel Bilgi, Ulaşım,Konaklama